Anne baba ve iki erkek çocuğu ile tatil !

Aslında tam da limitimizi, kapasitemizi ve de ya sabır çekme gücümüzü test etmeye yönelik bir denemeydi bu tatil. Eşimle beklentimiz dört gün için kendimize bir vakit ayıralım fikri olsaydı çocukları anane ve babane şevkatine teslim edip vın bir tatil yöresine kaçardık. Bu sefer farklı olsun dedik, iki dirhem bir çekirdek aile olarak tatil planımızı yaptık. Benim tatille ilgili hedefimi buraya yazıyorum: Allahım ne olur kazaSız belasız gidip gelelim, hastalanmadan , gıda zehirlenmesi olmadan, börtü böcekle sokulmadan evimize dönelim. Tatil planına bak, çok rahatlatıcı değil mi?! Öyle ki yolculuğa iki gün kala stresten tansiyonum çıktı, polenlerin de yardımıyla gözümde küçük bir kanama oldu, Efe’nin gözümü öpüp iyileştirme çabaları  yanıma kar kaldığı için bu konuda pek sızlanmadım?.
Valiz hazırlama, onu- bunu- şunu unutmama telaşı derken kendimizi kaybettik, güya geceden hazırdık ama saat 06:00 derken 09:00 da zor çıktık. 10 km kadar sonra unuttuğumuz eşyaları almak için geri dönerken fazlaca tepilen gaz pedalı yüzünden bir de ceza yedik. Yani monopoly gibi maşallah, başlangıç noktasına döndük ama borçtayız. Moralimizi bozmadık çocuklarla şarkılar eşliğinde yol aldık, 10 dakika sonra sevgili Efe’den günün en çok duyulan sorusunun ilk versiyonu geldi. ” Annecim yaklaştık mı ?”Oyyy mayyy gaaaad. Uzun bir yolculuk olacağını anlatmanıza rağmen hemen sorulmuş soru, canımı orada ansızın acıtıverdi.
Efe beye saat şuraya gelince gelicez, daha var oğlum falan derken baktık olacak gibi değil  oyalama- oyuncak çantanmızı açtık. Efe yapma oğlum- Mete etme bebeğim  derken Afyon’u bulduk. Klasik sucuk ekmek buluşması, çocuklara ara öğün derken Mete’yi yedirirken Efe sıpası yanımdan uçmuş. Mete kucakta Efe- baba araması, bulması, Efe’yi nasihatlemesi falan derken, tekrar yol. Yolda bunalan zamane çocuğunu i-padler ile oyaladık lakin yol süresince sürekli arkaya dönmekten boynumun tutulmasına rağmen artık arkada kıyamet duracak gibi değildi.
Otelimize vardık, yerleşiverdik ve hemen denize attık kendimizi. Yani çocukları atmaya çalıştık, biri çıkmak bilmiyor, diğeri kaçıyor girmiyor harika bir ambiyans yakaladık. Tatil boyunca benim denize girişim bu kadarla sınırlıydı, bir kulaç bile atmadım. Yemekte ve eğlence sırasındaki tantanaları ağlama krizlerini geçiyorum, çok sıradan işler. Sabah kalktık ve Efe’nin tek göz kapağı şişmiş maşallah. Nooldu ki derken babası demez mi gece Efe yataktan düşmüş diye. Uups biz çocuğu yatırdık, evdeki yatakta kenarlıklı yatarken burada dımdızlak bıraktık. Aferin benim analığıma; üstüne bir de yorgunluktan duymamışım bile düştüğünü ve yanıma geldiğini. Sayemizde çocuk kafayı kıracaktı, Allah korumuş.   Gözümüze pansuman yapalım diye çay aldık, ama yetmez hadi bakalım nöbetçi eczane arayalım, herbişi almışım ama göze damla yok benim devasa ecza çantamda! Arabaya giderken Metuş betona kapaklandı dizini güzelce yaraladı, hadi bakalım odaya dön ona pansuman yap, ilaçları sür ve yola çık. Eczane bulduk, ilaç yok elimizde demez mi dün de nöbetçi bizdik ve bazı ilaçlar bitti diye.  Evet karar aldım, tatile giderken götürülmesi gereken ilaçları markalarıyla listeleyeceğim ve buradan paylaşacağım yakın zamanda, en merkezi yerde bile bulamayabilirsiniz demek ki !
Sağlık işlerimizi hallettikten sonra kumsala dönüş çok keyifliydi. İkisi de çılgın gibi ( kafadan aşağı kürekle kum dökmek bence tam bir çılgınlık çünkü) kumla oynarken anne kuş olarak kıvırcık saçların arasından göze girmesi mümkün tanecikleri ışık hızıyla defetmeyi öğrendim. Sadece deniz değil, havuzda da harika vakit geçirdik; örneğin Efe’yi kaydıraktan kendibaşına kaymasını engelleyemedik, cankurtaran tepeye kendi başına çıkan veleti nasıl durduracağını şaşırdı; adamcağız neredeyse bayrak sallayıp bize imdat diye bağıracaktı. Hadi Efe azıtma yaşında erkek çocuğu, Mete naaptı bilin bakalım? Havuza ayağını sokmayan kaçan bebek babasının peşinden ağlaya ağlaya tutturdu ve baba kucağında yetişkin kaydırağından havuza uçtu. Havuza uçma kısmından nefret etti ama sudan çıkınca tekrar kaymak için merdivenlere koşmaz mı! Yok artık. Pes dedim ve hemen olay mahalini terkettik.
Oteldeki çocuk klübünü de denedik, sabırlı ve kırık Türkçe’li güzel Rus ablaları ile akşam dans etmeler ve oyun oynamalara hiç hayır demediler, biz de enerjileri harcansın da ne olursa artık diyerek mutlu mutlu dansa eşlik ettik.
Gece şovları da güzeldi lakin biz orada zamanlamayı bir türlü tutturamadık, şovun başlaması, içecek siparişi derken tam garson geliyor bizim uyku sebepli kalkmamız gerekiyor. Ne izlediğimden ne içeceklerden birşey anlamadım.
Otelden ayrılış ve aynı yol tantanalarını yazmıyorum. Ama en güzel kısım eve sağ sağlim varmak ve evde bizi bekleyen annemlerden bir bardak çay istemekti. Lakin tatil boyunca aldığım tek çay göze pansuman yapmak içindi.
(Yukarıdaki resimde gözünü kan bürümüş anne, sol göz kapak şişik Efe ve kedileri simitle besleyen Mete görülmektedir :) )

 

Tekrar Kontrol edin!

Sahilde Oyun ve Faydaları

Sahilde Oyun ve Faydaları ? Yaz vakti geldiğine ben çok seviniyorum, çünkü kumsal zamanı başlıyor ve …

Bir yanıt yazın